Monday, April 19, 2010

hissiz insanın başlıksız yazısı

hissizlik!
iç sesindeki hızlı akışın aksine dış sesindeki kulak ağrıtan suskunlukla yaşıyordu.Kendi sorularına ağzını kullanmadan  cevap vermek bir nebze kolaydı da dışardan gelen sorular ne olacaktı?
cümle kurmak için kelimeleri yeterli olmayan birine kelimeler kurmak için harfler bile eksikse cevaplar bilmiyorumdan öteye gitmezdi ve cevapları buaralar 'bilmiyorum'dan ibaretti.

Kendini anlatmak zordur.ondan daha zor olan şeyse kendini anlayamamaktır.olaylar karşısında ne hissettiğini bilememek,bazen boşluğa kafa üstü boş dalışlar yapıp ufacık bir darbe bile alamamanın sıkıntısı,bazen anlam verememek.

içindeki sese biraz kulak verse gerçeğin acısını duymamak için burnunu kapatacaktı biliyordu...ki o küçücük burnu yaralar içindeydi.pişmiş insan eti kokusunu daha ne kadar soluyabilirdi?önce gözleri açmalı ,görmeli sonra ise burnunu sıkıca kapamalıydı.
en boktan olaylarda bile canı yanmıyormuşcasına davranmak midesini bulandırıyordu.keşke bulantı sonraası kusabilseydi ya. o da olmuyordu.iki ucu boklu değnek.

iki secenek vardı gercekle yüzleşmek ya da sahteliklerle yüzsüzleşmek..

3 comments:

şah said...

insan uyurken rüyasının, yaşarken de hayatının gerçekliğinden bi an olsun şüphe etmiyor. yazmaya devam ettikçe, her seferinde yeni bir sayfa açsak da bu sayfayı bi süre sonra bir yenisini açmak üzere kirletmiş oluyoruz galiba.

labalub said...

defterin sayfaları bitince tozlu raflarda çürüyecek olacağını bile bile son hızla yazmaya devam ediyoruz.karşı koymakta saçma olurdu zaten.

şah said...

kocaman bi muzlu pasta gibi, görünüşü başımızı döndürüyor ve tadının nasıl da harkulade olabileceği fikriyle bir parça alıp yiyoruz, bi daha, bi daha ve yazık ki her yediğimiz parça, bütün halindeki ihtişamını gitgide imha ediyor.

Post a Comment

bu kız ne yazmış yorumu şeysi

tabula rasa

o_0